19 Kasım 2009 Perşembe

O Gece Kesin Bu sene..01.03.2008

Şu an kafsinkaf.org varsa , ben de burada yazabiliyorsam emin olun ki bunun gerçekleşmesinde tarihimizin temel taşlarından 86-87 sezonunun yeri apayrıdır.

1995 yılında futbolda tekrar Süper Lige çıkma başarısını göstersekte, 86-87 ruhu hiç bir zaman unutulmaz, Karşıyakalı olan insanların gurur kaynağıdır.

Üzerinden 20 yıldan fazla geçen o günlere tekrar geri dönelim. Bu yazıyı okuyan arkadaşların bir kısmı evet diyecek , biz de yaşadık o günleri... Bazıları ise o zaman çok küçük olduklarından hayal meyal hatırlamaya çalışacaklar, daha gençler ise yalnızca hayal edecekler. Karşıyakanın 60’lı yıllarındaki başarılarını yaşamışlar ise tatlı bir tebessümle hatırlayacaklar o muhteşem sezonu.

Cep telefonunun , digital fotograf makinesinin, Cd’nin, DVD’nin , internetin olmadığı , daha yeni piyasaya çıkmış ev tipi bilgisayarlarda “Cin Ali” tarzı oyunlar için maç biletinin çok daha fazlasını oyun evlerine akıttığımız günlerdi. Sahilde, çarşıda gezen herkes sanki birbirini tanırdı, Mavişehir de yalnızca bataklık alanı vardı, oraya kadar yürür, şanslıysak flamingo görür, martı taşlar, avarelik yapardık.

1981 yılında seyirci rekorlarını kırdığımız maçtan sonra geçen 6 senede Karşıyaka maçlarının yolunu tutanların artık sabrı kalmamıştı. Bu sürede hep beraber bazı kırılma noktaları yaşamıştık. Kupada finali kaçırdığımız Trabzonspor maçı, lige havlu attığımız Atatürk stadındaki Samsun maçı ve Eskişehir deplasmanında yenilen tartışmalı golle kaçan şampiyonluk...86-87 sezonunda artık bu kötü günler geçmiş hedefimize sonunda ulaşmıştık. Vapur dönmüştü...

Adana ile oynayacağımız, şampiyonluk turu atacağımız maç öncesi aslında şampiyonluğumuzu kesinleştirmiştik. Sabah maça gidecekler erkenden kalkmış, toplu halde iskeleye doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Yeşil-kırmızı renk tüm çarşı girişini kaplamış, değişik şapkalı, formalı insanlar halay çekip , arka arkaya tezahüratlar yapıyordu. Resmi bir geçide dönmüştü ogün sahil yolu.

İskelede buluştuktan sonra hepimiz atladık dolmuşlara, otobüslere.. Maça gitmeden önce İzmir turu, bağırma , çağırma, tezahürat her şey vardı. Sonunda erkenden Alsancak stadının tıktık tıklım tribünlerinde en güzel yeri kapmaya çalıştık. O gün ödünç aldığım Zenit marka gavur ölüsü gibi ağır fotograf makinemi de getirmiştim. Şimdi ki gibi değil ki, kimse fotograf makinesi de getirmezdi maçlara. Nispeten daha küçük makinelerde vardı ama hem çekimi kötü hem de böyle bir günde kimsenin aklına gelmezdi.

Maçın başlamasını beklerken muhabbet, tezahurat her şey vardı. Stad civarında uçan, arkasında Şampiyon Karşıyaka pankartı taşıyan uçak her geçtiğinde keyfimiz daha da artardı. Balkona asılan devasa pankartta yedinci sezonda ulaşılan şampiyonluğa inat “Şampiyon olmasanda, kupalar almasanda, bizi her yıl ağlatsanda yine de en büyük sensin” yazıyordu.

Sonunda maç başladı, hep yaşanır ya şampiyonluğu garantilemiş takıma bir rehavet çöker. Karşıyaka çok tutuktu. Neyseki maçı 1-1 berabere bitirmiştikte şampiyonluk turunu yenilmeden atabildi takım. Bölge binası üzerine asılmış dev Karşıyaka amblemi, Gode Cengiz’e hazırlanmış “Sözümüzü tuttuk, rahat uyu” pankartı tarafından takım o meşhur şampiyonluk turuna başladı. Hepsi kol kola, omuz omuza, el ele...Onlarca foto muhabiri de peşlerinde...Kapalı tribünün önünden geçerlerken ortalık sanki yıkılıyordu, sonunda bu kadro beklediğimiz şampiyonluğa sonunda ulaşmıştı.

Four-four-two dergisi Mart 2008 sayısında o yıllarda en sevdiğimiz oyuncularımızdan olan Juriçeviç’i kısada olsa hatırlamış. Türkiye’ye gelen unutulmaz kaleciler arasına almış ve Karşıyaka taraftarı için çok değerli bir kaleci olduğunun üstünde durmuş. 21 sene sonra bu kadroyu toparlayıp bir gece düzenleyen arkadaşlarımız yoğun bir şekilde çalışıp onu bulup, gelmeye ikna etmişler. Kolay değil köprünün altından çok sular aktı, kendi memleketinde savaşlar yaşadı, zulümler atlattı, hem de gerçek yaşam mücadelesinin içine girdi muhtemelen... O seneki kadroda olmasada şampiyonluktan sonra transfer edilen Martaç’ta yemeğe gelme planlarında. Çok iyi hatırlarım Karşıyakada mahalle arasında maç yapan çocuklar o günlerde kaleye geçerse Juriçeviç, gol atarsa da Martaç’ım ben diye sevinirdi. Şimdi bir bakın mahalle arasında oynayan hangi çocuk Karşıyakadan bir futbolcunun ismi ile kendini özdeşleştiriyor ?

Şampiyon olan 21 sene önceki bu takım gelmiş geçmiş en iyi kadromuzdur bence. Sonraki yıllarda 1.ligde başarılı olan takımın belkemiği de bu kadrodur zaten. Bana o yıllarda İstanbulda devamlı yeşil kırmızı atkımı takmamı sağlayan, yurt odasını yeşil kırmızıya boyatan, Rıza’nın Yeni Afyon’a attığı muhteşem yarım vole gol posterleri ile süsleten , boynuma KSK harflerini gümüşten yaptırıp taşıtan hep o kadrodur...

Şimdi bu efsane kadro buluşuyor tekrar Karşıyaka’da..

Öncelikle organizasyonu düşünen, yapan, en ufakta olsa görev alan tüm Karşıyakalılara teşekkür etmek hem benim hem de her Karşıyakalının borcudur. Karşıyakadan veya başka şehirlerden, yurtdışından, okyanusları aşıp gelecek olan herkese de ayrıca teşekkürler. Bu sefer teknoloji geceyi herkesle paylaşmayı çok kolaylaştırıyor. Muhakkak kendinize ileri de anlatacağınız anıları fotograflayın , kameraya çekin...Benim gibi o şanslı 350 kişiden biri olamayanlara aktarmak için.

21 yıl sonra yaşanacak bu muhteşem gece, tüm futbol camiasına Karşıyaka taraftarının en büyük taraftar olduğunu tekrar hatırlatmasının yanında , ayrıca en fedakar taraftar olduğunu da altın harflerle kazıyacaktır...

Bundan sonraki beklentimiz yine bu yıl olacak ve çok daha fazla Karşıyakalının katılacağı Şampiyonluk gecesi...

Hiç yorum yok: