7 Haziran 2015 Pazar

Bu Takıma Şampiyonluk Yakışır

Her zaman Karşıyaka taraftarının büyüklüğünü yazarız, maça nasıl etki ettiğinden bahsederiz ama bu sefer ben gerçekten takımımızın büyüklüğünü de yazmak istiyorum. Fenerbahçe yarı final serisinin ilk iki maçını İstanbul'da izledim. Arkasından üçüncü maçta yaşanan heyecan fırtınasını da Karşıyaka Arena'da görmek kısmet oldu. Kalp zor dayandı, duygular maksimuma ulaştı ama bu defa hayal kırıklığı yaşamadık.

Hayal kırıklığı yaşamamamızın ana nedeni ilk maçın skorudur. Üstün götürdüğümüz maçı son saniyede Fenerbahçe'nin birazda basketbol şansıyla uzatmaya götürmesi bizde yine karamsar düşüncelere neden olmuştu. Kendi aramızda Ülker Arena'dan o aşamadan sonra galip gelmenin çok kolay olmadığını konuşuyorduk. Eğer o uzatmadan galip çıkamasaydık bu seri çok samimi söylemek gerekirse 3-0 sonuçlanabilirdi. İşte bu uzatmada aslında büyük bir takım olduğumuzun sınavını yüzümüzün akı ile verdik. Bizim içimizde tereddüt varken sahada çarpışan Ufuk Sarıca ve basketbolcularımızda o tereddüt yoktu. Oynadılar, sakin kaldılar ve kazandılar...


İstanbul'da ilk maçta istenen sonuç alınmıştı. İkinci maçta bu sefer 1000 kişilik bir taraftar takımın arkasındaydı. Ülker Arena'da deplasman yapan tek taraftar olarak gereken destek yapıldı, iz bırakıldı. Ama belki de ilk maçın rehaveti ve atılan şutların bir türlü istendiği gibi girmemesi seriyi Karşıyaka Arena'ya 1-1 ile taşıdı.

Üçüncü maçta Karşıyaka Arena'da ilk maçın benzerini yaşadık. Yine maçı hep önde götürüp uzatmaya götürmeyi başardık. Maçın bitmesine 4 dakika kala yapılan tezahürat bize basketbolda 4 dakikanın ne kadar uzun bir süre olduğunu tekrar hatırlattı. Çoğunluğun desteklemediği bizim tarzımıza çok uymayan bu tezahüratın zamanlaması da inanılmaz yanlıştı. Neyse ki yine sahada oynayan yürekli basketbolcular bu maçı da almayı başardı.

Ne olursa olsun Karşıyaka Arena'da maç izlemek büyük keyif. Karşıyaka'da yaşayanlar bu keyiften kendilerini mahrum etmesinler, her maçta desteklerini takıma versinler. Maç öncesi rahat rahat içmek, dolaşmak, muhabbet etmek, saha ile yakın, samimi ortam çok çok güzel. Deplasmanda yaşayanlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Maç sonlarında saatlerce havasız ortamda bekletilmek, Ülker Arena'da olduğu gibi salondan çıkana kadar zorla Fenerbahçe marşları dinlettirilmesi tam eziyet. Maç öncesi ve sonrası hatta maç anında sağını solunu kollamak zorunda olmakta ayrı bir sanat.


Dördüncü maç tam bir son vuruş oldu. Ümitleri İstanbul'a taşımak isteyen Fenerbahçe, hani o Final Four oynayan Fenerbahçe, Karşıyaka Arena'nın havasız ortamında nefes alamayan, beynine yumruk yemiş boksör gibi ayağa kalkamadı. Paranın, dünya çapında koçların, oyuncuların ve ışıltılı salonların aslında takım olmuş büyük yürekler karşısında ne kadar aciz kaldığı kanıtlandı. Ama Fenerbahçeliler üzülmesinler, büyük yüreğe sahip bir takıma yenildiler, düşünsünler kendilerine ders çıkarsınlar. Şimdi artık şampiyonluk zamanı... 28 yıl önce sevgiyle, takım ruhuyla, azimle, samimiyet ile kazandığımız şampiyonluğu tekrarlama zamanımız geldi. 28 yıl önceyi hatırlayanlar bilir. Üzerinden geçen yıllar yozlaşmaları, çıkarları, gericiliği, maddiyatçılığı öne çıkardı. Belki de Karşıyaka'nın yeniden şampiyonluğu bu ülkenin özlediği huzuru, saygıyı, sevgiyi , manevi değerleri geri getirebilmek için büyük bir adım olacak...Tıpkı bugün yaşadığımız seçim gibi...

19 Nisan 2013 Cuma

İlkel Kabile

Çok yakında futbol takımı Real Madrid ile şampiyonlar ligi çeyrek finalinde karşılaşacak, Avrupa’da Türk taraftarının aynası olacak Galatasaray taraftarının bazılarının bugün Abdi İpekçi Spor Salonunda yaptıklarını aç kalan ilkel kabileler bile yapmazdı…

Her zaman olduğu gibi İstanbul’daki bu maçta yerimi almak için zamanımı ayarlayıp Abdi İpekçi Spor Salonuna geldim. Arabayı park ettikten sonra biletimi almak için gişeye doğru giderken birbirleri ile konuşan Galatasaray’lı taraftarların Karşıyaka’ya karşı inanılmaz dolduğunu gözlemledim. İstanbul’da Karşıyaka’nın oynadığı basketbol maçlarına göre çevrede çok fazla taraftar vardı. Belli ki Karşıyaka’ya karşı organize olmuş, salona gelmiş, belki de ilk kez basketbol maçına gelmiş taraftarlardı. Karşıyaka’daki maçta açılan pankart Galatasaray’lıları oldukça hırslandırmıştı.

Salonu kısmen doldurmuş Galatasaray taraftarı ve kendisine ayrılmış yere dağınık şekilde gelmiş genellikle İstanbul’da yaşayan Karşıyakalı 20-30 taraftar maçın başlamasını bekliyordu. İstanbul’daki güzel havadan yararlanan İzmir’den ve İstanbul’dan gelen Karşıyakalı taraftarlar daha salona girmemişti.

Salona erken girenlerden biri olarak benim de ilk aşamada fark etmediğim ciddi bir güvenlik sorunu vardı. Karşıyakalılara ayrılan bölüme geldiğimde karşı tribünden Galatasaray’lılar toplu halde Karşıyaka taraftarına küfür etmeye başladılar. Küfür ettikleri taraftarlar ise genellikle aileler ve İstanbul’da üniversitelerde okuyan Karşıyaka’larını izlemeye gelen genç taraftarlardı. Küfürlere her maçta olağan şekilde el hareketleri ve Kaf Kaf çekerek cevap verilirken karşı tribünde toplu halde hareketlilik başladı. Yaklaşık 200-300 kişilik grup aradaki tribünleri koşarak ellerini kollarını sallayarak geçtiler. İki taraftar grubu arasında gezinen özel güvenlikler OGS ile köprü geçen arabalara yol veren gişelerden farksızdı. Hiçbir müdahale yapmadılar. Olaylardan sonra özellikle görüştüklerim biz ne yapalım ? Bize jop bile vermiyorlar, niye kendimizi sıkıntıya sokalım dediler. Anlayacağınız bunlara özel güvenlik değil özel OGS cihazı demek daha mantıklı.

Çevik kuvvetin salona daha gelmemiş olması karşı tribünden taraftarların koşarak Karşıyaka tribününe rahatlıkla gelip saldırmasına neden oldu. Sürü psikolojisi ile yapılan bu tür davranışlar hangi tribünde olursa olsun çok büyük problemlere yol açabilir. Karşıyaka tribünü yanındaki kamera odası saldırıya uğrayan taraftarları koruyarak olayların çok daha ciddi boyuta gelmesini engelledi. O sırada giriş kapısı önünde bekleyen Karşıyakalı taraftarların salona girmesinin engellenmesi olası facianın önüne geçti. Havada uçuşan koltuk parçaları ve dolu kutu içecekler bazı taraftarlara zarar verdi. Kamera odasında mahsur kalan taraftarların ve çocuklu ailelerin yaklaşık 2 saat boyunca oradan çıkarılamayıp bekletilmesi güvenlik fiyaskolarının bir diğeriydi.

En ufak bir olayda Karşıyaka taraftarını dillerinden düşürmeyen yazılı ve görsel basın bakalım çoluk çocuk demeden saldıran bazı Galatasaray taraftarlarına neler diyecek ? Olaylar gözümün önünde olmasa bende şüphe ederim ancak bu olayda Karşıyaka taraftarının en ufak bir kusuru yoktu. Galatasaraya gelecek cezanın sıkı takipçisi olacağız.

Sonuçta kaliteli basketbol maçı izlemeye gelen iki takımın taraftarları hem verdikleri 10 TL bilet parasından oldular, hem trafikte zamanlarından oldular, hem gereksiz bir korku yaşadılar, hem de basketbol sevgisi aşılamaya çalıştıkları çocuklarının basketbolun salonda değil de yalnızca televizyonda izlenen bir spor olduğunu düşünmelerine sebep oldular…

Zincir

Öncelikle senelerdir bir parçası olduğum Karşıyakalıların internetteki iletişiminin en eski ve başarılı platformu Kafsinkaf.org un yeni yüzünün hayırlı olmasını dilerim. Kafsinkaf.org var oldukça bizler daha çok yazılar yazar, armamız için gereken desteği sağlar, muhalefetin en kuvvetlisini yapar gerekirse tek başımıza herkese karşı savaşırız…

Son bir senedir kulübümüzün üzerinde gezen kara bulutlar aslında Karşıyaka’da olmayan şansında yardımı ile ara ara dağılıyor gibi görünse bile başımıza sıkı bir yağmur hatta doluyu yağdıracağı kesin.

Kağıt üzerinde Manisa’nın kesin favori olduğu maç öncesi ümidimiz çok olmasa bile merakımız vardı. Bakalım takımımız kaybettiği 14 futbolcudan sonra neler yapabilecekti. Aslında fena oynamadı takım. Yokluklara, icralara, yeni olmanın verdiği tecrübesizliğe, devamlı çıkan olumsuz haberlere rağmen başa baş gitti maç. Böyle bir maçta Karşıyaka’nın adı ile zincirin en kuvvetli halkalarından teknik ekip ve futbolcular mücadele etti Manisa ile..Hepsini tebrik etmek lazım.

Son haftalarda yaşadığımız hakem hatalarına bu maçta yine yenileri eklendi. Evet ciddi olarak oynanan oyunlar var, bunları hepimiz görüyoruz ama içinde bulunduğumuz durumda savaşacağımız o kadar çok düşman var ki hakem hatalarına takılmadan önümüze bakmalıyız. Hakemler zinciri koparmaya çalışanlardan yalnızca biri. Eskiden yalnızca iç düşmanlar ile mücadele ederken artık dışa da açılmış olduk.

Fazla söze gerek yok Karşıyaka Spor Kulübünü oluşturan zincirin halkalarından bazıları çok kuvvetli olsa bile zincirdeki incelmiş ve yıpranmış halkalar tüm zinciri ve zincirin taşıdıklarını riske atıyor. Yapmamız gereken bir an önce yıpranmışl halkaları değiştirmek ve zincirdeki tüm halkaları sağlamlaştırmak. O zaman o zinciri koparmaya hiç kimsenin gücü yetmez…

Zaman bize zincirimizin taşıma gücünü net bir şekilde gösterecektir.