19 Kasım 2009 Perşembe

Karman Çorman...03.02.2009

Televizyon kanallarında canlı maç yayınlarının artması , internetteki interaktif futbol siteleri, hepimizin eskiye oranla çok daha değişik ligleri takip etmemize sebep oldu. Hele bir de düzenli iddaa oynuyorsanız daha önce adını bile duymadığınız takımların kadrolarını kafanıza kazıyıp, takımların karakterlerini bile çözüyorsunuz.

Özellikle televizyon yayınları kulüplerin ayakta kalabilmesi için çok güçlü maddi destektir. Futbol endüstrisinin çökmemesi için bu yayınlar artarak ve şifrelenerek devam edecektir.

Yayınlar arttıkça insan seçici olmaya başlıyor. Şöyleki İspanya liginden o hafta sonu üç maç varsa çoğu kişinin ilk tercihi şu an çok formda olan Barselona maçı. Çünkü televizyondan futbol maçı izlemekte bir çeşit sinema filmi izlemek gibidir. Kim televizyonda iyi ve kaliteli bir film varken kötü filmi tercih eder ? Hiç kimse...

Yazımı bu konu ile açmamın sebebi dün televizyondan takip ettiğim Karşıyaka – Altay maçı.

Stadın atmosferinde olmadığımdandır bilmiyorum ama maçın futbol yönünden hiç zevk almadım. Yayıncı kuruluşta Bank Asya maçı diye çekimlerine özen göstermeyince, takım kadrosunda Karşıyaka teknik direktörü olarak Engin İpekoğlu yazınca iyice zıvanadan çıktım. Karşıyaka’nın maçı olmasına rağmen uyuklaya uyuklaya maçın sonunu getirdim.

Önceki yazılarımda da hep belirttim. Üç puan olsun bizim olsun ama Karşıyaka sahada üç puanı alabilecek çabayı göstermedi. Tesadüf atılabilecek bir golün arkasına sığınıp kısır ataklarla sonuç bekledik. Son 6 lig (toplam gol yemeyeli 594 dakika oldu) maçında hiç gol yemeyerek defans problemini çözdüğümüzü söyleyebiliriz. Ama gol yemeyeceğiz diye de sahaya çıkıp futbol oynanmaz. Yapılması gereken yediğinden fazla atmaya çalışmak. O zaman maçı kazanıyorsun.

Yazmak istemiyorum ama ikinci yarıda ilk üç maçta kaybettiğimiz dört puan bizi ilk iki mücadelesinden uzaklaştırdı. Puan farkı açıldıkça içeride oynayacağımız Kasımpaşa ve Manisa maçları çok daha fazla önem kazanıyor. Çünkü kaybedilecek iki puan avantajı tamamen rakibe kaptırmak demektir. Benim isyanımda biraz Altay maçında bu duruma, ayağımıza gelmiş avantajı bir puanı vermemek ve gol yememek için teptik. Halbuki cesaretli bir oyun bu maçı kesinlikle üç puanla bitirmemizi sağlayacaktı.

Haftasonu oynayacağımız Samsunspor maçı artık çok kritik hale geldi. Eğer Samsun’da puan kaybedersek muhtemelen Kasımpaşa Giresun’u yeneceği için puan farkı daha da açılacak ve Kasımpaşa İzmir’e tamamen bir puan için gelecek.

İlk yarı oynadığımız maçta sahada canlı olarak izlediğim Kasımpaşa aslında çok matah bir takım değil. Ya da devamlı televizyonda Avrupa’nın iyi takımlarını tercih ede ede onları baz almaya başladım ! Ama zayıf rakiplere karşı bile gol atmakta çok zorluk çekerken Kasımpaşa’ya karşı gol atamamak , maçı muhtemelen kaybetmemize neden olacaktır. Gerçi bu maçta bir puan alırsakta yavaş yavaş play-off hesapları yapmaya başlayacağız. Yani tek şans galibiyet.

Objektif bakıldığında maddi problemler ve ara transfer bile yapılamaması Karşıyaka’nın şu anki yerinin başarılı olduğunu gösteriyor. Unutmamak lazım ki Karşıyaka 1.Ligde Play-Off bile oynayamadı bu seneye kadar. Şu an ilk iki olamasa da Play-Off oynaması en kuvvetli takım.

Play-off bizim için yeterli değil, Denizli’de yaşadığımız faciaya bir daha dayanamayacak kalpler var aramızda. Bundan sonraki 14 maçta bence hepimiz dişimizi tırnağımıza takıp elimize gelen ilk iki şansını kovalayalım. Seneye elimizdeki bu şansı da bulamayabiliriz.

Hiç yorum yok: