19 Kasım 2009 Perşembe

Kartal-Çanakkale-Konya...10.10.2009

Sahada izlediğim Kartal kupa maçında ve Çanakkale lig maçında Karşıyaka karşısına sahaya motive olarak çıkmış rakipler yoktu. Konya maçında içine düşülebilecek rehavetle ciddi bir kayıp yaşanabileceği aklıma devamlı geliyordu. Sonunda yenemiyorsan yenilme mantığı adil bir şekilde işledi ve son dakika golü ile bir puanı aldık. Biraz dikkatli olabilsek son saniye golü ile üç puanı alıp Konya’yı derin bir bunalımın içine sokabilirdik.

İzlediğim son üç maçın aslında çok net bir sonucu var. Bank Asya takımları seviyesinde oynanan maçlarda, Karşıyaka oyunu kendi isteğine göre şekillendirebilirse karşısında hiç bir takım tutunamaz. Hem futbolcu kalitesi hem de fizik gücü bunun için yeterli görünüyor.

Kartal maçı belki de kupa maçı olduğu için golü attıktan sonra defansif bir anlayışa bürünmek turu geçmek istemeyen bir takımı bile ciddi gol pozisyonlarına soktu. Özellikle ikinci yarının ortalarına kadar hakimiyeti ele geçirememek dağınık ve pozisyonsuz bir futbol yarattı. Tribünde kendi kendime çok kızdım , sanki karşında Barselona var da golün üstüne yatıyorsun. Yine de sahaya geçen senenin aksine üç forvetle çıkmak aslında bu sene çok gol atıp çok gol yiyeceğimizin sinyallerini veriyordu.

Çanakkale’de erken golün gelmesi takımın güvenini getirdi ve baskılı oyunu hiç bırakmadan farklı galibiyet geldi. Giresun maçından sonra bu sene ikinci teknik direktör değişikliğini Çanakkale’de gerçekleştirdik. Son senelerde alışık olmadığımız beş gol atıp galip gelmek çok sevindirici bir olaydı, hele deplasmana giden taraftarlar için tam armağan oldu.

Konya maçının ilk dakikalarında orta saha hakimiyetini kaybedince zorlu rakiplere karşı bu sene problem yaşayacağımızı hatta ilk ikinin zor olduğunu düşünmeye başlamıştım ki arkasından bir de gol gelince maç gidiyor diye düşündüm. Ama Karşıyaka gerçek futbolunu sahaya yansıttığı anlarda Konya’nın ne kadar aciz kaldığını da çok net şekilde gördük.

Reha Kapsal dokuzuncu haftaya kadar bize zaman tanıyın dese de takım artık oturmaya başladı. Geçen sene ile en büyük fark artık takım gol yemekten korkmuyor. Çünkü yese bile arkasından gol ya da goller atabilecek kapasitede. Geçen sene kafayı en fazla taktığım korner atışları bu sene çeşitlilik gösteriyor. Bundan sonra biz değil bu problemi Sivasspor düşünsün...

Kalede Necati şu ana kadar sırıtmadı. Çok üst seviye maçlarda bile yapılan saçma sapan kaleci hatalarını görünce nazar değmesin diyorum. Sonraki maçlarda kesinlikle hatalı goller yiyecektir ama bu durum kronik bir hal almadıkça çok büyük problem yaratmaz.

Defans şu an için bence oturmayan mevki. Orta sahanın güçlü ve mücadeleci olması defansı önceki maçlarda hep rahatlattı. Ama orta sahanın gününde olmadığı bir maçta ciddi sıkıntılar yaşayabiliriz. Gurur defansından çıkıp ikinci golünü de Konya’ya atarak Karşıyakanın gururu olmaya aday. Mustafa’nın kendi kalesine attığı 87. dakikadaki gol tamamen amatörceydi. Bu tür hataları risk almadan minumum seviyeye indirmek gerekiyor. Futbol acaip bir oyun kendi kalesine belki bu golü atmasa son dakikada gol yiyip yenileceğiz, belki de yeneceğiz kimbilir ? Maç sonrası Mustafa Okan’a gidip teşekkürlerini iletti, belli ki Okan Karşıyaka’yı bu maçta kurtardığı gibi onu da kurtardı.

Bu sene geçen seneden de favorim olan Taha ve Erçağ’ın yılı olacak gibi. Taha mücadeleci kişiliğine ek olarak vuruş tekniğini ve oyun içindeki dağınık tarzını geliştirebilirse bence önü çok açık. Erçağ Kartal maçında sağ çizgiye çok yakın oynadı. Çizgiye çok yakın oynaması yapabileceklerinin çok sınırlı kalmasına sebep oluyor. Konya maçında daha serbest bir görüntü verdi. Enerjisi ve hızına vuruş tekniğini de ekleyebilirse çok yararlı olacaktır.

Yabancı seçiminde bu sene yine bir Camara örneği yaşıyoruz. Alfred Kartal maçında tam bir fiyaskoydu. Bazen deriz ya ben olsam daha iyi oynarım. Futbolcu olmayan bir kişi dışarıdan atar tutar , sahada olsam şunu yaparım bunu yaparım... Ama nefesi topa koşmaya bile yetmez yığılıp kalır. İşte Alfred tribünde ben daha iyi oynarım diyerek sahaya girmesine izin verilmiş bir taraftar kadar futbol oynayabildi. Zaten ikinci yarıyı bile göremedi sahada.

Sonuçta cezaların dördü gitti biri kaldı. Önümüzdeki hafta Kartal maçını ve içeride Ordu maçını kazasız atlatırsak taraftar ile rakipleri boğarız. Bu sene hedefin hiç bir şekilde ilk iki dışına çıkmaması gerekli. Play-off özellikle defansif hatalara açık bir takımın tekrar hüsran yaşamasına sebep olabilir. Karşıyaka taraftarı bir hüsrana daha hazır değil.

Hiç yorum yok: