19 Kasım 2009 Perşembe

Arkana Bakma Artık...21.05.2009

Hepimiz için sanki rüyaymış gibi geçen, yarattığı fiziksel yorgunluğu bir tarafa ruhi yorgunluğunu hala atamadığımız Ankara maceramız geçen senelerde olduğu gibi hüsranla sonuçlandı...

Aslında Süperlige çıksakta yazımda aşağıdaki konulardan bahsedecektim. Sonuçta dört takımın oynadığı Play-off maçlarının sonuçları biraz şansında yardımı ile değişebilirdi. Karşıyaka ilk maçın sonunda penaltılara bile kalmadan evine dönebilir, ya da Kasımpaşa maçının ilk yarısında Süperlige çıkmış bir takım olabilirdi. Dedim ya , play-off herşey olabilirdi. Süperlig bize bu sene de nasip değilmiş.

Play-off maçlarının statüsüne çoğu yorumcu gibi bende karşıyım. Futbol kalitesi ister istemez yerlerde sürünüyor, futbolcular stresten zor ayakta kalıyorlar. Dört takımın kendi aralarında oynaması ve toplam üç maçın altı maça çıkması çok daha mantıklı... Evet görüntüde mantıklı ama o zaman niye tüm büyük turnuvalar tek maçla sona eriyor ? Niye Dünya şampiyonu ülke veya şampiyonlar ligi şampiyonu son yaptıkları maç ile belirleniyor ? Demek ki bu statüden önce başka şeyleri ciddi şekilde düşünmemiz gerekli.

1987 yılında Karşıyaka’da yaşadığımız şampiyonluk çoşkusunun benzerini hem de Ankara’da yaşadık final maçı öncesi. Ankara caddeleri, Anıtkabir, Yenişehir Asaş Stadı Karşıyaka sesleri ile inledi , her taraf yeşil kırmızıya büründü. Senelerdir görüşmeyen , haberleşmeyen eski arkadaşlar buluştu, kafalar çekildi , beraber yolculuklar yapıldı, boğazlar yırtılana kadar kaf kaf çekildi. İçimizdeki Karşıyakalılık duygusu maksimum seviyeye çıktı.

Ülkemizdeki çoğu takımda olduğu gibi Karşıyaka’da da maddi sıkıntılar çok üst seviyede. Bu tür ekonomik baskılar sonucunda artık futbol ne yazık ki bir spor olmaktan çıkıp ekonomik savaşa dönüştü. Aslında Karşıyaka Kasımpaşa maçında ikinci uzatmada yediği gol ile Süper Ligi değil , çok yüklü bir meblağı kaçırarak muhtemelen geleceğini tehlikeye attı.

Bu aşamadan sonra Karşıyaka Spor Kulübünü iki seçenek bekliyor. Birincisi yönetimin genel kongrede görevi bırakıp, başka aday da çıkmayınca kulübün anahtarını kaymakama teslim etmesi. İkincisi görevdeki yönetimin tekrar aday olup (açıkçası kongrede başka aday beklemiyorum) seçilmesi ve hacizlerle ve borçlarla yaşamaya devam etmesi...

Aslında Süper Lige çıkmakta problemleri çözmeyecekti. Size söyleyeyim, ayak bastı parası ile teknik ekip ve futbolcuların paraları ödenip kadro korunmaya çalışılacak, üç beş tesadüfi yapılacak yabancı transferler ile paraların bir kısmı boşa harcanacak, küme düşmemeyi hedefleyen bir takım kurulacak ve mücadele etmeye başlayacaktık. Hangi ligde olursan ona göre bütçe ile mücadele etmek zorundasın. Yani gelirler artsa da giderlerde aynı oranda artacak ve borç batağı daha da çoğalacaktı.

Okuyanlar Süper Lige çıkalımda ne olursa olsun neden bunları yazıyorsun diyebilir. Sonuçta Ankara’da 20-25 sene önceki tribün arkadaşlarımla beraber Kasımpaşa maçını izlerken aslında geçen zamanda değişen çok fazla bir şeyin olmadığını gördüm. Biraz göbeklenip, saçları beyazlatmışlar !

Herkese soruyorum. 22 sene önce Süper Lige çıkarken stadımız yoktu, şimdi var mı ? Kulübün Sn.Selçuk Yaşar (Pınar , Dyo) ve yönetimde görev alan kişilerin verdiği paralar , tribün geliri, iddaa geliri , Bank Asya parası, üye aidatları dışında düzenli gelirimi var ? Belediyeden gerekli desteği alabiliyor muyuz ?

Anlık başarılar yerine artık 100. yılına yaklaşan Karşıyaka Spor Kulübünün kurumsallaşmasına ihtiyacımız var. Günü kurtaran değil her ortamda sağlam geliri olan , istikrarlı bir kulüp olmalıyız.


Yönetimin artık günü kurtarmak yerine Karşıyaka Spor Kulübünün geleceğini kurtarmaya yönelik projelere imza atması lazım. Süperlige çıkarım gelecek paralarla teknik heyeti ve futbolcuların alacaklarını kapatırım düşüncesi tamamen kumar olan Play-off ta işlemedi. Halbuki hepimizin senelerdir konuştuğu Karşıyaka stadı projesi, Karşıyaka Marina, sahildeki kulüp binası ve stadın olduğu yere yapılacak alışveriş merkezi projesi gibi projelerin gerçekleşmemesi kulübü bu durumlara getirdi. Kasımpaşa Beyoğlundaki otoparklardan ciddi bir gelir elde ediyor. Karşıyakadaki otopark gelirlerinin ne kadarı Karşıyaka Spor Kulübüne geliyor ? Ayrıca belediye ile ilişkiler ile sabit gelirlerde sağlanabilir. Örneğin çevre vergisini belediyeler belirliyor ve topluyor, bu vergiyi Karşıyaka’da oturanlardan topluyor. Peki bu verginin belli bir oranını Karşıyaka Spor Kulübüne gelir olarak aktaramaz mı ? Çoğunluğun verdiği bu tür gelirlerden belli payları kulübe aktarmadan ciddi gelirler elde etmek ne yazık ki çok zor. Bir ara kredi kartlarından gelir elde ediyordu kulüp, şimdi ciddi bir banka ile bu tür anlaşmalar yapılsa taraftarlar bu tür kartlara rağbet gösterecektir. SMS projeleri, kafkaf store, düşünülecek bir çok projeler var. Sonuçta bir klüp başarılı ya da başarısızsa bunun asıl sorumlusu her zaman yönetimdir.

Taraftarımız muhteşem ve benzersiz. Ne yazık ki yalnızca biz bu şekilde düşünüyoruz. Bu sene özellikle Özgür Soylu’nun vefat etmesi ile sempati ile bakılan bir taraftar grubu olmaya başlamıştık. Maçlarda küfür etmemek, sağduyulu davranmak, futbolcuları sonuna kadar desteklemek çok güzel görüntülerdi. İçimizdeki Karşıyakalı asiliği anca bir sezon dayanabildi. Kasımpaşa maçında tamamen patladı. Sen final maçında daha ilk dakikalarda öne geçmişsin, elinde ne varsa stadın içine atıyorsun. Karşındaki takım daha yaşlı ve tecrübeli, sen oyunu soğutarak onların ekmeğine yağ sürüyorsun. Zaten iki takım iki gün önce 120 dakika koşmuş, bırak karşı takım dinlenmesin daha da yorulsunlar.

Senelerdir taraftarlarda gözlemlediğim en kötü şey hep yönetimden beklentide olmaları ve ellerini ceplerine hiç atmaya çalışmamaları. Sonuçta bir kulübün taraftarı olmak sosyal bir olgudur, kulübün seni mutlu eder, mutsuz eder, bir yere ait olma duygusunu hissedersin. Bazen bu duygular diğer duygularının hepsini bastırır. Hepimiz ne diyoruz “Herkes Sever , Biz Ölürüz”. Kardeşim ölmeyi bile göze alıyorsun, 5 lira stada giriş parasını niye hep başkalarından bekliyorsun. Süperligde İstanbul takımları 300-500 TL ye bilet satarken biz hala kendi kendimize 2012 de şampiyonlar ligi finali hayalleri kuruyoruz. Mantıklı olmak lazım. Bırakın şampiyonlar ligi finalini, yaşadığım sürece Süper Ligde ilk 5 içine giren takımımız olursa ben huzur içinde göçeceğim öbür tarafa. 1961-1962 sezonunda ligi 5. bitirmişiz. Yaklaşık 47 sene öncesinde bu başarıyı yaşamışız yalnızca...

Kasımpaşa maçı sonunda çıkan olaylarda taraftar ikiye bölünmüş durumda. Birinci grup iyiki sahaya girdik az bile yaptık, keşke daha fazla dayak atıp olay çıkarsaydık düşüncesinde. İkinci grup ise olaylardan pişman ve Karşıyakalılara yakışmadığını düşünüyor. Ben maç anında stada girmediğime ve sukunetimi koruduğuma göre ikinci gruba giriyorum. Reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığı taraftarlıkta işlemiyor, bu olaylar Karşıyaka kulübünün imaj olarak yıllarca geriye gitmesine ve Karşıyaka düşmanlarının daha da sevinmesine neden olmuştur. Önümüzdeki sezona da ciddi cezalarla başlayacağımız kesin. Maddi cezalardan bahsetmeye bile gerek yok. Sen kaşıkla topla diğerleri kepçeyle dağıtsın ! En üzüldüğüm nokta senelerdir maça gelmeyen taraftarların bu olaylardan sonra yine maçlardan soğuyacakları ve çocukların içine işleyen korku anıları. Ayrıca olayları çarpıtarak taraflı Karşıyaka düşmanlığı yapan bazı sözde spor yazarlarını da kınıyorum. Yine de üç beş çapulcunun el kol hareketini ciddiye almamalıydık.

Bu arada Yenişehir stadında jandarmanın son derece sağ duyulu ve yapıcı davranışları ile olayların ciddi şekilde büyümesi engellendi. Herhangi bir şekilde karşı kuvvet uygulasalar olaylar kesinlikle bu kadar ucuz atlatılmayacaktı, Allah korusun ölen bile olabilirdi.

Konunun diğer bir halkası teknik heyet ve futbolculara gelince... Seneler sonra arkasında olduğumuz bir teknik direktörümüz ve isimlerini atlamadan sayabileceğimiz futbolcularımız olmuştu bu sene. Gönül isterdi ki ara transferde bazı futbolcular alıp kadroyu güçlendirmiş olsaydık. Futbol son derece göreceli bir kavram olduğu için ne kadar iyi takım kurulsa da eleştiriler olacaktır. Reha Kapsal’a yaptığımız ana eleştiri futbolu oynamak için değil oynatmamak için kadro kurmasıydı. Ama bu kadar genç bir ekiple yapması gereken belki de buydu. Zaten bu işi daha iyi bilsek biz orada olurduk ! Tüm temennimiz maddi sıkıntıları çözüp teknik kadroyu ve futbolcularımızı seneye de Karşıyaka forması altında görmek. Reha Hocam şu eleştiriyi yapmadan geçemeyeceğim. Seneye inşallah duran topları daha iyi kullanırız. Özellikle kullanılan her korneri rakibe atmamız bende takıntı haline geldi. Son maçlarda sayıca çok fazla korner kazandık ama sonuç gelmedi. Belki de kornerleri verimli kullanamadığımızdan karşı takımlar defansta topu kornere atmayı en kolay yol olarak seçtiler.

Her şekilde Karşıyaka’dan ayrılan futbolcularımız olacaktır. Hepsinin yolu açık olsun. İnşallah hiç biri bolca örneğini gördüğümüz gibi sonraki takımlarında Karşıyaka taraftarını karşılarına almazlar. Sonuçta futbolcular bu işi profesyonelce yapıyorlar, ama unutmamalıdırlar ki sonraki kariyerlerinde geldikleri her konuma Karşıyaka formasını giyerek çıktıkları maçlardaki performansları ile geleceklerdir. Karşıyaka taraftarı vefalıdır, renkleri için canını dişine takanları hiç bir zaman unutmaz.

Karşıyakaya gönül veren herkesin tam içinde sızlama yaratan Kasımpaşa maçı sonrasında artık önümüze bakıp neler yapabileceğimize odaklanmalıyız. Kendi kendine gelin güvey olarak yeniliklere ve çevremizdeki değişimlere gözlerimizi kaparsak bu dünyada çok daha uzun süreli olmamız mümkün değil...

İki kez İstanbuldan yaptığımız Ankara seferlerinde bizi vasıtası ile götürüp getiren Mehmet Peköz’e, yolculuk sırasında muhabbeti kesmediğimiz Asaf Yalman ve Ersel Gümüş’e de ayrıca teşekkürlerimi iletirim. Keşke Bolu maçından dönerken konuştuğumuz seneye Süperligde yapacağımız deplasman seyahatleri hayalimiz gerçekleşmiş olsaydı, sıkılmıştık Bank Asya’dan...

Hiç yorum yok: