29 Ekim 2010 Cuma

Makus Talih

Bir tarafta Süper Ligde üçüncü sırada olan takım, diğer tarafta daha kendi sahasında galibiyet bile alamamış Bank Asya Birinci Liginin 13. sırasındaki takım kupada gruplara çıkabilmek için mücadele ediyor. Kağıt üzerinde favori belli, ama kalplerde farklı. Takımların isimlerine bakıldığında biri her türlü finansal destekle ve yatırımlarla yukarılara doğru zorla itilmeye çalışılan Kayseri, diğeri ise tarihinde çoğu zaman olduğu gibi sancılı durumdan çıkmaya çalışan yakında bir asırı devirecek ismi büyük Karşıyaka. Maç başlamadan kadrolara bakıldığında Kayseri olabilecek en iyi onbirini sahaya sürmüş, Karşıyaka ise sanki amatör kümeden takımla maç yapıyor gibi düzenli oynayan as oyuncularını kenarda tutmuş hatta bazılarını ilk onsekize bile almamıştı. Hava yağmurlu, Alsancak stadında açığa giden seyirciler ıslanmasın diye kapalı tribüne alınmış, az ama öz taraftar grubu oluşmuştu.

Cumhuriyet bayramı arifesinde Karşıyaka tüm taraftarlarına hem ikinci bayramı yaşattı hem de son yıllarda kurtulamadığı makus talihini yendi. Çoğumuz Denizli, Ankara, İstanbul maceralarını çok yakın zamanlarda olduğu için iyi hatırlarız. Geçmişte de bu tür hayal kırıklıkları çok fazla yaşanmıştır. Hep yüzüp yüzüp sonuna kadar geldiğimizde sanki şanssızlık meleği bir anda ortaya çıkıp Karşıyakaya dokunurdu. Bu gece o şanssızlık meleği yine ortaya çıktı. Doksan dakika bu sezon çoğu maçı izlemiş biri olarak , kendi kendime nasıl bu kadar baskılı oynayıp, kaçırdığımız gol pozisyonlarını düşünürken o geri geldi. Yine Karşıyakalılara katıksız, zorlamasız bir sevgi yaşatmayacaktı. Kaleci Okan en tecrübesiz karpuzcunun bile gözü kapalı alabileceği topu Ali Bilgin’in önüne atınca yine o melek golü Karşıyaka ağlarına attı. Sonuçta son saniyede yenilen bir gol uzatmaya giden maçta moral bozmaya yeter. Zaten ilk uzatma devresi başladığında golün şoku atlatılamamıştı. Oyuna yansıyan durgunluk ve stres uzatmanın hemen başında yeni bir gole daha davetiye çıkardı. Gelinen nokta kağıt üzerinde favori ve tecrübeli tarafın artık bu işi bitirdiği yönündeydi.

Ne olduysa oldu o şanssızlık meleği havanın berbatlığından mı , sahanın berbatlığından mı bilinmez, yok oldu birden. Önce Mustafa Sevgi’nin belki orta yapmak istediği top kalenin içine bomba gibi gidiverdi, daha sonra Barış Memiş’in boş poziyonunda top tereyağından kıl çeker gibi Kayseri ağlarına gitti. Bu sefer Karşıyaka o şanssızlık meleğini sahanın dışına kovmayı başarmıştı. Aslında 90 dakika oynanan futbol, yapılan pres, kaçan goller, direkten dönen top hak edeni belirlemişti ama o melek işbaşındaydı !

Karşıyakanın üç golünü atanların sahaya kenardan gelenler olması son yıllarda benim hatırlamadığım bir durum. Her teknik direktör kenarda sakladığı oyuncuların sahaya girdiğinde oyunda farklılık yaratmasını bekler. Kemal Kılıç bu değişiklikleri kesinlikle bu düşünce ile yaptı. Ancak oyuna sonradan giren oyuncuların birer gol atarak skoru etkilemesi ancak çok şanslı ve karşısında zayıf bir takım olan teknik direktörlere nasip olur. Bu gece bu Kemal Kılıç’a denk geldi. Goller hatalı gol yiyen Okan’ı da çok rahatlattı, yoksa Karşıyaka hem makus talihini yenemeyecek hem de kasasına girecek paradan da mahrum olacaktı.

Bu galibiyet neler getirecek neler götürecek hep beraber göreceğiz. Kupa kulvarında da olmak ligde ilk iki hedefleyen takımı çok zorlayabilir. Şu an puan durumuna göre sezon sonu ilk altıya kalabilmek bile Karşıyaka için başarı görünse de aslında tek tek futbolculara bakıldığında takımın hamuru iyi. Önemli olan onu yoğurabilecek doğru bir aşçı ve çalışmasını sürdürebileceği temiz ve donanımlı bir mutfak. Geçen senelerde olduğu gibi bu ligde dengeler her hafta değişecektir. Bu maçın sonunda beni en çok sevindiren şey, eğer sezon sonu playoff oynarsak bu maçta yendiğimiz makus talihimizin bu sene bizi terketmek isteğidir. Yoksa tılsım karşımızdaki sarı-kırmızı formada mıydı ?


Murat Tarman 29/10/2010
www.murattarman.com

26 Ocak 2010 Salı

1-0 Olsun Bizim Olsun...26.01.2010


Maçın başlamasına daha saatler olmasına rağmen sabahın köründe kalkmış heyecan ile evlerimizden iskeleye doğru yola çıkmıştık bile. Mart ayının son günleriydi, artık bir sezonun daha sonuna yaklaşıyorduk. Üzerimizdeki birinci lig özlemi doruğa çıkmıştı. Yaşıtlarım gibi Karşıyaka’nın birinci ligde oynadığını daha görememiştim. Bu sene artık bu özlem bitecek sonunda şampiyonluk göreceğiz diye kendimizi şartlandırmıştık. Elimize geçen kısıtlı harçlıkları hafta sonu oynanacak maçlar için saklıyorduk.

Sezonun en kritik dönemeci önümüzdeydi. İskele önünden kalkan dolmuşlar tıka basa doluyor, havanın serinliğine rağmen sonuna kadar açılmış pencerelerden yeşil kırmızı bayraklar, atkılar rüzgarda uçuşuyordu. Maç Atatürk stadında olmasına rağmen dolmuşların istikameti çok daha farklıydı. Karşıyaka iskelesinden çıkan dolmuşlar, otobüsler ilk önce Güzelyalı’da şöyle bir gövde gösterisi yapıyor sonra uzun bir İzmir turundan sonra Atatürk stadına geliyorlardı.

Bitmeyecek rekabetin o sezon yumuşamasından mıdır nedir bazı maçları Göztepe taraftarı ile aynı gün Alsancak stadında beraber izleyebiliyorduk. Yani bir biletle iki maç. Çok iyi hatırlıyorum bir Pazar günü önce Karşıyaka Galata ile, Göztepe de Kayseri ile oynamıştı. Hatta Göztepe maçının sonuna kadar izlemiştik. O günleri yaşamamış genç arkadaşlar bu durumu düşündüklerinde muhtemelen mantıklı bir sonuca varamayacaklar. Ama o zaman bunu başarabiliyorduk. Bu durum ikinci ligde üç ayrı grubun olmasından ve Karşıyaka ile Göztepe’nin ayrı gruplarda olmasından da kaynaklanıyordu.

Neyse biz yine maç günümüze dönelim. İzmir turlarını atan dolmuşlar, otobüsler ve özel arabaları ile Atatürk stadının yolunu tutan taraftarlar neredeyse 50.000 kişiydi. Atatürk stadı tarihi günlerinden birini yaşıyor, umut içindeki taraftarlar Karşıyakayı çılgınca destekliyor kazanılacak galibiyet ile Karşıyakayı yeşil kırmızı bayraklarla donatma hayalleri kuruyordu. Takım aslında çok iyi oynuyordu, ama kazanılan fırsatlar bir bir eriyip gidiyor artık maçın sonu yaklaşıyordu. İki puanlık sistemde galip gelemiyorsan en azından berabere bitirmek kabul edilebilirdi. Umutlar önümüzdeki haftalarda devam edecekti. Ama daha İstanbulun yolunu tutmamış, daha sonra Türkiye’nin en önemli gölcülerinden biri olacak Tanju Çolak’ın son dakikada sıfıra yakın bir yerden attığı gol stadı adeta buza çevirdi. O gece bu sene sloganı daha çıkmamıştı, ama hakikaten o gece de o sene değildi.

Samsunspor birinci lige çıkmıştı ve ertesi sene ligi üçüncü bitirmeyi başarmıştı. Allahtan Karşıyaka’da çok fazla beklemedi ve iki sezon sonra birinci ligin yolunu tuttu. Sonunda 86-87 sezonunu yaşamış ve takımımızı birinci ligde izlemeye başlamıştık.

Tanjunun attığı golden sonra sahaya atlayan bir taraftarımızın teknik direktör Kadri Aytaça yaptığı darbe hala gözlerimin önünde. Şimdi olsa olay olur ama o günün duygusallığı içinde bu durum rahmetli tarafından bile hoş görülmüştü. Bir kaç sene sonra Kadri Aytaç Gençlerbirliğini çalıştırırken Karşıyaka ile maç için Alsancak stadına gelmişti. Gençlerbirliği bizim maçtan önce Kıbrısta bazı özel maçlar yapmıştı. UEFA Kıbrısta Türk takımları ile maç yaptığı için çok iyi hatırlayamıyorum ama galiba ceza vermişti. Bizim taraftar durur mu ? Hemen o maç için bir nakarat hazırlamıştı.

Okan, Şirin, Tuncay ve de P.Kadri
Nerede şimdi Gençlerbirliği,
Gittin Kıbrısa rezil ettin bizi,
Öde hesabı şimdi P.Kadri...

Belki hatırlayanınız vardır. Kadri Aytaç bu tezahurata rağmen sevgi ile gelip tribünleri selamlamıştı. Aslında ne güzel ve duygusal günlermiş. Bu vesile ile Kadri Aytaçı da andık.

Dün gece oynayıp altın değerinde üç puan kazandığımız Samsunspor ile aslında bazı kötü benzerlikleri taşıyoruz. İki takımda Süper Ligden en fazla sayıda yani altı kez düştüler ve her iki takımın oyuncuları da seksenli yıllarda ciddi trafik kazası geçirdiler. Bu kazalardan Samsunsporun aldığı yara Karşıyakaya göre çok daha büyük olmuştu, hatta formalarına kırmızı beyazın yanına bir de siyah rengi eklediler.

Yıl 2010, 1985 yılında 1-0 lık Samsunspor yenilgisi ile şampiyon olamayan Karşıyaka için belki deplasmandaki 1-0 lık bu galibiyet şampiyonluk yolunu açacak anahtar olacaktır. 25 sene önce galibiyeti hak etmesine rağmen sahadan yenik ayrılan Karşıyaka bu sefer şansının yardımı ile üç puanı almasını bildi. Geçen hafta Adanaspor maçında uğranan hakem katliamında taraftarın yaşadığı ruh halini Samsunsporlu taraftarlar bu hafta yaşayacak gibi görünüyor. Garip bir adalet bu, geçen hafta giden iki puan bu hafta geri geldi. Hava şartlarını ve rakibin ligdeki durumunu da düşündüğümüzde bu garip adalet ileri de çok işimize yarayabilir. Artık üç hafta evimizdeyiz, bu fırsatı iyi değerlendirelim.


Murat Tarman 26/01/2010
www.murattarman.com